San Pedro Sula – Dünyanın En Tehlikeli Şehri ne Yaptığım Yolculuk

1
1983
San Pedro Sula

San Pedro Sula ‘da macera ve tehlikelerle dolu tam 2 gün geçirdim.

San Pedro Sula Dünyanın En Tehlikeli Şehri

The Guardian gazetesinde yayınlanan bir makaleye göre, San Pedro Sula‘da yaşayan her 100.000 kişiden 173’ü cinayete kurban gidiyor. Bu rakamlara göre San Pedro Sula, dünyadaki savaş alanları dışında en fazla cinayetin rapor edildiği şehir. Ayrıca, tartışmasız dünyanın en tehlikeli şehri. Gasp, cinayet, rüşvet, yolsuzluk, taciz… San Pedro Sula’da ne ararsanız fazlasıyla var.


San Pedro Sula’nın bu derece tehlikeli olmasının en önemli sebebi Mara Salvatrucha (MS13) ve Barrio 18 adında iki kartelin birbirleri ile bitmek bilmeyen savaşı.

Şehirdeki durum o kadar vahim ki, birçok mahalle ve sokak çete korkusu yüzünden terk edilmiş. San Pedro Sula’da yaşayan her vatandaş, devlete “savaş vergisi”, sokak çetelerine ise gasp ücretleri ödemek zorunda kalıyor.

Şehrin durumu o kadar vahim ki, restoranda tanıştığım Morg görevlisi bir doktor; eğitim, ekipman ve personel eksikliği gibi temel sorunlar nedeniyle morga gelen cesetlerin çoğuna otopsi yapılamadığından şikayetçi.

San Pedro Sula‘da cinayete kurban giden pek çok insan, ya tanımlanamadığından ya da çete misillemesinden korkan akrabaların sahiplenmemesinden dolayı, kimsesizlerin bulunduğu toplu mezarlara gömülüyor.

San Pedro Sula ‘ya Nasıl Gittim?

Aslında böylesine tehlikeli bir şehri ziyaret etmek ve burada 2 gün geçirmek planladığım bir şey değildi. Her şey bir an da gelişti. Güney ve Orta Amerika yolculuğumun Nikaragua etabını tamamlayıp planladığım şekilde Honduras‘a giriş yaptım. Nikaragua – Honduras sınırı daha önce geçtiğim hiçbir sınıra benzemiyordu. Tek turist olmam yetmiyormuş gibi, kendini görevli olarak tanıtan ve bana yardımcı olmak istediğini söyleyen bir çocuğun oyununu son anda farketmiş olmamdan dolayı, sınır polisinden geçtiğim an hesaplaşma tehtidi almam da biraz endişelendirdi.

Nikaragua Honduras sınırının Honduras tarafında bulunan kısmındaki sınır köyü.

Sınırın Honduras tarafına geçtiğim an beni ufak bir köy karşıladı. Normalde sınır kasabaları çok kalabalık olur fakat bu sınırda yerli halk haricinde kimse yok. O an ki planım önce bu köyden biran evvel kurtularak Honduras’ın başkenti Tegusigalpa ‘ya geçmek, sonra da Guatemala sınırında ki şehir Copan‘a ulaşmaktı.

Honduras sınır köyü

Hiç vakit kaybetmeden köyde bekleyen tek otobüse atlayarak 3 saatlik yolculukla sınıra en yakın şehir olan Choluteca‘ya ulaştım. Daha sonra başkent Tegusigalpa otobüsüne aktarma yaparak yolculuğum devam etti. Başkentteki otogara ulaştığımda saat öğlen vaktini biraz geçmişti. Otogardaki görevlilerden, Guatemala sınırına direk otobüs olmadığını ve önce San Pedro Sula’ya gitmem gerektiğini oradan Guatemala sınırına giden otobüslere binmem gerektiğini öğrendim. Geceye kalmadan veya en azından gün bitmeden Copan’a ulaşabilme düşüncesiyle hemen ilk haraket edecek San Pedro Sula otobüsüne bir bilet aldım ve yola çıktım.

270 Km’lik Tegusigalpa San Pedro Sula arası yolculuk çıkan aksiliklerle birlikte tam 8 saat sürdü.

San Pedro Sula Otogarı

San Pedro Sula otogarına ulaştığımda hava kararmış, Guatemala sınırına kalkan otobüsler ise çoktan son seferlerini tamamlamışlardı. Önce sabah kalkacak ilk otobüse kadar otogarda beklemeyi düşündüm fakat son otobüslerin otogara yanaşması ile birlikte tüm dükkanlar kapanmaya başladı. Etrafta dolaşan tipler ise hiç güven vermiyor. Geceyi bir otel de geçirmenin daha güvenli olacağı düşüncesi ile terminalden çıkmaya karar verdim.

San Pedro Sula‘nın şehirle iç içe geçmiş eski ve ufak otogar terminalinden çıktığım ilk andan itibaren insanların sözlü tacizine maruz kalmaya başladım. Sağa sola çekiştiren, para isteyen, bağırıp çağıran bir sürü insan… Havada iyice kararmış, internet yok, nereye gideceğime, hangi otelde kalacağıma dair ise hiçbir fikrim yok. Sırtımda kocaman bir sırt çantası, elimde de kamera çantası ile avare avare dolaşan tam bir hedef pozisyonundayım. Bu vaziyette sokakta geçirdiğim her dakika risk büyüyor. Başıma birşey gelmesi an meselesi…

Otogar çevresindeki curcunadan 150 – 200 metre yürüyerek uzaklaştıktan sonra yalnız gördüğüm bir çocuğun yanına yaklaştım ve cebimden çıkarttığım 5 doları vererek beni bir otele götürmesini istedim. Otele vardığımızda 5 dolar daha ödeyeceğimi söyledim. Tabi çocuk ingilizce bilmediğinden derdimi anlatmam bir hayli zor oldu.

San Pedro Sula’da Otel Kabusu

Dar ve karanlık sokakların bol çamurlu yollarında yarım saate yakın yürüdükten sonra ne hayet bir otel bulduk. Çocuğun diğer 5 dolarınıda ödedim ve yollarımız orada ayrıldı. Beni otel diyerek getirdiği yer tam bir virane; ıssız bir bölgede, barakaların olduğu toprak bir yol üzerinde konumlanmış, yıkık dökük bir bina.

San Pedro Sula’da kaldığım otel

Girişinde korkunç tipler toplanmış, bira ve sigara içerek bağırıp çağırıyor, birbirlerine el şakaları yapıyorlar. Otel’de kalan Honduras’lı birkaç yerel var, onların da görünüşü hiç güven vermiyor. Ayrıca heryer köpek ölüsü gibi kokuyor. Girişteki beni karşılayan görevli, kayıt yapmadan, hatta pasaport bile sormadan direk gecelik konaklama bedeli olan 12 dolar karşılığı Honduras’ın yerel parasını isteyerek anahtarı teslim edeceğini söyledi. Otelde kredi kartı ve dolar geçmiyormuş. Sadece Honduras Lempirası ile ödeme kabul ediyorlar.

San Pedro Sula

Üzerimde sadece kredi kartı ve dolar olduğunu, sabah ilk iş bir Atm bulup yerel para getireceğimi söylesemde görevli kadın inatçı, ödemeyi hemen almakta ısrar ediyor. Zaten anlaşmakta da zorluk çekiyoruz; ben ispanyolca bilmiyorum, o da ingilizce.

Pasaportumu da rehin bırakmak istemiyorum. Çaresiz, tekrar otelden ayrılıp yakınlarda birkaç tur attım ama görünürlerde ATM filan yok, zaten tüm dükkanlar da kapanmış. Otele geri dönerek 100$’ı kadına uzattım ve yarın parasını getireceğimi, verdiğim 100 doları geri alıcağımı söyledim. Neyse ki bir şekilde insafa geldi ve bu teklifimi kabul etti. Anahtarları alıp odaya yerleşince biraz rahatladım fakat her an kapı açılıp birileri odaya dalacakmış gibi de bir his var içimde. Nikaragua’dan ayrıldığımdan o ana kadar neredeyse 30 saattir yollardayım. Yorgunluk, halsizlik ve uykusuzluk iyice belirtilerini gösteriyor. Kafamı yastığa koyar koymaz uyumuşum.

Neyse ki sorunsuz geçen gecenin ardından sabah ilk işim, Döviz bürosu ve ATM aramak için otel’den çıkarak şehri gezmeye başlamak oldu.

San Pedro Sula sokakları

Gündüz şehir merkezi geceye göre biraz daha güven veriyor insana, neredeyse her 100mt’de bir polis var. Tüm Mağazaların, Süpermarketlerin ve hatta Kırtasiyelerin dahi girişinde tam techizatlı özel güvenlik görevlileri bekliyor. Süpermarketlere çanta ile girmek kesinlikle yasak, özel dolaplar var, çantaları oraya bırakmak gerekiyor. Para bozdurmak için girdiğim bankanın giriş kapısında elinde pompalı tüfekle bekleyen bir güvenlik görevlisi var. İçeride de 4 güvenlik tam techizatlı bekliyorlar. Bankanın içinde telefonla konuşmak ve oynamak kesinlikle yasak. Güvenlik uyarmak suretiyle anında müdahale ediyor.

San Pedro Sula’da bir favela.

Para bozdurup, karnımı doyurmak ve otele geri dönerek ödemeyi yapmak neredeyse 5 saat sürdü. Sınıra yolculuk yapmak için oldukça geciktim. Honduras’da gece karanlığa kalmak hiç akıl işi değil. Amerika’nın eski okul otobüslerini şehir içi ve şehirlerarası ulaşımda kullanıyorlar. Balık istifi şekilde; insanlar ayakta, üstüste gidiyor. Yolda her el sallayana da otobüs duruyor ayrıca. Bu yüzden San Pedro Sula’da bir gece daha kalmaya ve ertesi gün sabahın ilk ışıkları ile sınıra gitmeye karar verdim. San Pedro Sula’ya da yavaş yavaş alışmaya başladım.

San Pedro Sula

Buralara kadar gelip kaçar gibi gitmekte hiç içeme sinmiyor. O yüzden herzaman yaptığım gibi biraz risk alıp şehrin heryerini gezip dolaşmaya ve fırsat buldukça fotoğraflamaya karar verdim.


Birkaç kilometre tempolu bir yürüyüşle dolaştığım cadde ve sokakları tamamlayıp merkeze doğru sakin sakin ilerlerken, o anda kestiremediğim bir yerden silah sesleri gelmeye başladı; büyük bir gürültü, çığlık atanlar, bağıranlar… Biraz daha ilerleyince farkettim ki adamın birini vurarak öldürmüşler, yerde öylece yatıyor. Hemen telefonumu çıkartarak gizlice bir fotoğraf çektim ve oradan uzaklaşarak önce bir bar da birşeyler içip dilendim sonrasında hava kararmaya yakın otele döndüm ve günün geri kalanını ertesi gün şehirden ayrılmak üzere hazırlık yaparak geçirdim.

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz